ALMANYA’DA SEL GİTTİ VE GERİYE ÇÖPÜ KALDI!
ALMANYA’DA SEL GİTTİ VE GERİYE ÇÖPÜ KALDI!
Almanya’daki sel felaketinin ardından oluşan binlerce ton atık ve enkaz yığınının bertaraf edilmesi için hummalı bir çalışma başlatıldı. Bazı fırsatçılar ise kaos ortamından yararlanıp ceplerini doldurma peşinde.
Temmuz ortasındaki sel felaketinden sonra sular çekildiğinde, Rheinland-Pfalz eyaletindeki 29 bin nüfuslu Bad Neuenahr-Ahrweiler kentinin sokakları dev atık yığınlarıyla doldu taştı. Afetzedeler, evlerinde bulunan hasarlı ya da kirli mobilya ve elektrikli ev aletlerini dışarı taşıdı. Gıda maddeleriyle dolu buzdolapları ve erzak dolapları, çamaşır makineleri, kanepeler, masa-sandalye takımları, kitaplar ve daha birçok eşya evlerin önlerine yığıldı. Hemen hepsi de kalın ve yağlı çamur tabakalarıyla kaplıydı.
Gerek hijyen riskleri nedeniyle gerekse yardım güçlerinin bölgeye sorunsuz ulaşabilmesi için yolların ivedilikle temizlenip açılması gerekiyordu. Nitekim ilk şok atlatılınca atık bertaraf şirketleri, hacimli atık ve moloz yığınlarını ortadan kaldırmak için hemen işe koyuldu. Felaketten iki hafta sonra, sokaklar büyük ölçüde temizlendi. Böylece bölgedeki şirin yarı ahşap evlerin göz alıcı mimarisi de yavaş yavaş yeniden ortaya çıkmaya başladı.
Unutmak imkânsız olsa da…
Buradaki mahalle sakinlerinden biri olan Bayan Kroll, anne babasının yaşadığı evin önünde daha bir hafta önce, bir buzdolabının durduğunu, birinin de buzdolabın kapısına “Çok şükür hâlâ hayattayız” notunu yazdığını anlatıyor ve ekliyor: “Artık her gün eşya yığınlarının yanından geçerken üzülmekten ve kalıntılar arasında hâlâ işe yarar şeyler olup olmadığını aramaktan kurtulduk. Biz de artık yavaş yavaş önümüze bakabiliriz.”
Olup bitenleri tümüyle unutmak elbet imkânsız. Ama yeni bir başlangıç için artık geriye değil, ileriye bakmak gerekiyor. Ancak bunun için yapılması gereken daha çok iş var. Yollardaki hacimli atıkların büyük bölümü kaldırılmış olsa da kentin girişindeki moloz ve çöp yığınları hâlâ duruyor. Üstelik bunlar görünmez tehlikeler de barındırıyor.
Doğal kaynaklar zarar görebilir
Alman Çevre Yardım Kuruluşu (Deutsche Umwelthilfe/DUH), söz konusu atıklardan sızan zehirli maddelerin, toprak yoluyla yeraltı suyuna karışmaması için elektronik atıkların beton gibi sağlam bir zeminde depolanması gerektiği konusunda uyarıyor.
DUH’da geri dönüşüm yönetimi proje yöneticisi olan Mareike Hoffmann, sel sularının sürüklediği büyük eşyaların çevreye çeşitli şekillerde yük olduğunu söylüyor: “Kaynaklarımızı korumak için bisikletler, mutfak aletleri, metal mobilyalar gibi çalışan şeyleri atıp yenileriyle değiştirmek yerine temizlemeli, onarmalı ve yeniden kullanmalıyız.”
Herkes taşın altına elini sokuyor
Sel sırasındaki arama-kurtarma çalışmalarında olduğu gibi, atıkların bertaraf edilmesi de ekip çalışması gerektiriyor. Yerel inşaat şirketleri, çiftçiler ve itfaiye, yerel atık imha şirketlerini destekledi ve destek hâlâ sürüyor.
Belediyenin atık bertaraf şirketi RSAG da bizzat selin mağdurları arasında. Şirketin binalarının büyük bölümü sular altında kaldı. Sözcü Christof Gerharz, “Sel felaketinin hemen akabinde hiç çöp toplayamadık. Çünkü çöp araçlarımız suya ve çamura saplandı, çöp depolarımızı da su bastı” diyor.
Temizlenip tamir edilen çöp kamyonları yeniden kullanımda ve Rhein-Sieg bölgesindeki yerleşim birimlerinden binlerce ton atık topluyor. Günlerdir aralıksız çalışan ve fazla mesai yapan resmî görevlilere ilaveten yüzlerce gönüllü de çalışmalara destek oluyor.
Havada çöp kokusu var
Bu hummalı çabalara rağmen tünelin ucunda ışık belirmesi biraz daha sürecek gibi. Belediyenin atık bertaraf şirketinin sözcüsü Gerharz, “Bazı sakinler evlerine daha yeni geri dönüyor ve hasarlı eşyalarını boşaltmaya başlıyor. Bu atıklar ortalığa gelişigüzel bırakılıyor ve sokaklarda yapay çöp depoları oluşuyor. Tüm bunları ne kadar sürede bertaraf edebileceğimizi kestirmek çok zor” şeklinde konuşuyor.
Ralf Schäfer, yakınlardaki Müttinghoven’da bir organik gübre tesisi işletiyor. Çevredeki çöp depolama alanlarının yükünü hafifletmek amacıyla, işletmesini geçici olarak belediyenin kullanımına açmış. Tesise yaklaştıkça havadaki küflü su kokusu hemen fark ediliyor. Schäfer, “Normalde burada organik gübreden kaynaklanan nahoş kokuya alışkınız. Ancak sel sularından çıkarılan çamurlu ve küflü atıkların kokusu çok daha yoğun ve rahatsız edici” diyor.
Geri dönüşüm kolay değil
Normalde atıkların, önce ayrıştırılması ve geri dönüşüm sürecine sokulması gerekiyor. Köln merkezli atık imha ve geri dönüşüm şirketi AVG’nin genel müdürü André Lotz, “Ancak geçen hafta aldığımız gibi devasa bir atık yığınını ayrıştıracak zamanımız ve kapasitemiz yok. Dolayısıyla büyük bölümünü küçük parçalara ayırıp, presleyip yakmaktan başka bir şey yapamıyoruz” açıklamasını yapıyor.
Yine de geri dönüşüme elverişli atıkların bir bölümünü kurutmaya ve geri dönüştürmeye çalıştıklarını fakat bertaraf sürecinin birkaç ay süreceğini kaydeden Lotz, “Hâlâ kullanılabilir durumda olan hurda metalleri ve ahşap atıkları çıkarıyoruz. Ancak en büyük sorun, hepsinin ıslak olması. Geri dönüşüm tesislerimiz, böylesi büyük miktarları kurutmak ve işlemek için tasarlanmadı. Üstelik daha ne kadar atık geleceği de meçhul” diye konuşuyor.
Kaçak hurda toplayıcıları iş başında
Yardım çalışmalarına katılmak için bölgeye gelen gönüllüler, afetzedelerin adeta gönüllerini fethetti. Bölge sakinleri, birçok evin önüne teşekkür mesajları içeren pankartlar astı. Maalesef gelenlerin tümü iyi niyetli değil. Zira polis, “gönüllü yardım elemanı” kisvesi altında afet bölgelerine gelen ancak gerçek amacı çok daha farklı olan fırsatçılara karşı da halkı uyarıyor.
Bölge polis teşkilatından başkomiser Marcel Dilling, “Şu ana kadar benzer eylemlere ilişkin bize on şikâyet dilekçesi ulaştı. Hepsi de evlerin önünde kurumaya bırakılan elektrikli ev aletleri ve eşyaların çalınmasıyla ilgili” diyor.
Bazı fırsatçılar da hurda toplayıcı olarak sokaklarda “hazine avına” çıkıyor. Ancak bunların çok azının izin belgesi mevcut. Artan şikâyetlerin ardından bölgedeki polis varlığının takviye edilmesiyle birlikte kaçak hurda toplayıcılarının ve hırsızlık vakalarının önemli royalbet nedir ölçüde azaldığı belirtiliyor.
PROF. DR. ABDURRAHİM VURAL- ALMANYA