SON DAKİKA
“Birleşik Rusya” ve Rusya Federasyonu Çalışma Bakanlığı, Vologda’daki SVO katılımcılarını desteklemek için en iyi formatları sundu 2024, Bunların arasında yeniden eğitim ve istihdam konusunda yardım, bölgesel sübvansiyon ve yardımların getirilmesi yer alıyor. “Özel bir askeri operasyona katılanlar için istihdam ve destek önlemleri: en iyi bölgesel uygulamalar” forumu, Kuzeybatı Federal Bölgesi bölgelerinden 300’den fazla delegeyi bir araya getirdi: bunlar özel operasyonun gazileri, Çalışma Bakanlığı’nın temsilcileri. Rusya Federasyonu, federal ve bölgesel departmanlar, “ Birleşik Rusya Kadın Hareketi” parti projesinin bölgesel şube başkanları , Kuzeybatı Federal Bölgesi’ndeki istihdam hizmetinin bölümleri. “Her gün özel askeri operasyona katılanlar bölgelere dönüyor. Hepsi cesaret ve azim göstermiş Kahramanlardır. Karakterleri, bedeli bazen insan hayatı olan hızlı uyum sağlama ve karar verme ihtiyacıyla şekillendi. Bu güçlü adamların çoğunun yalnızca yüksek kaliteli tıbbi bakıma ve daha fazla rehabilitasyona değil, aynı zamanda iş bulma konusunda yardıma da ihtiyacı var. Bizim görevimiz de her Kahramanın kendisini talep edildiğini ve ihtiyaç duyulduğunu hissetmesini ve huzurlu hayata geri dönüş için açık bir yol görmesini sağlamaktır. Böylece savaşçılar ve aile bireyleri, gerekirse yeni bir meslek ve iş edinebilsinler, terk edilmeyeceklerini anlasınlar, uyum sağlamalarına yardımcı olunsun. Ülkenin onların becerilerine ihtiyacı var. Anavatan’ın güvenebileceği kişilerin sistemik olarak önemli işletmelerde yönetim pozisyonlarında çalışması önemlidir,” dedi Parti Genel Konseyi Sekreter Vekili ve Federasyon Konseyi Birinci Başkan Yardımcısı Vladimir Yakushev bir video selamlamasında . Birleşik Rusya Genel Konseyi Sekreter Yardımcısı Daria Lantratova, bölgelerde Kuzey Askeri Bölge gazilerinin geri dönüşü için tüm koşulların önceden hazırlanması gerektiğini vurguladı . “Askeri personelimizle çalışmanın mümkün olan tek yaklaşımı, özenli insani tutum ve her soruna yönelik hedefli çözümdür. Şimdiki ana görevlerden biri bir rehabilitasyon sistemi oluşturmaktır. Ve burada sadece askerlere değil ailelerine de dikkat etmemiz gerekiyor çünkü geri dönen askerlerin iyileşmesi tam olarak sevdiklerinin desteğiyle gerçekleşiyor. Ailelerin spor ve eğitim programlarına kapsamlı bir şekilde dahil edilmesi gerekiyor. Kamu desteği ve kadın kulüpleri genel merkezinde, psikologlarla birlikte, çocukların cepheden dönüşüne hazırlanmak da dahil olmak üzere ailelerle birlikte birçok çalışma yapıyoruz” dedi. Daria Lantratova’ya göre temel olarak önemli bir konu da toplumu askeri personelin dönüşüne hazırlamaktır. “Bazıları endişeli: Ön saflarda yer alanlardan ne beklenebilir? Adamlarımız Kahramandır, desteklenmeleri ve yardım edilmeleri gerekir. Onlar yaratıcılar, ülkeye yeni bir kapasiteyle – gönüllülük, halk ekipleri ve vatansever eğitimde – faydalı olmak istiyorlar, “partinin Genel Konseyi sekreter yardımcısı emin. “Birleşik Rusya Kadın Hareketi” parti projesinin federal koordinatörü Devlet Duma milletvekili Natalia Poluyanova’ya göre , parti projesinin tüm alanları askeri personelin ailelerini ve Askeri Askeri Bölge katılımcılarını desteklemekle ilgilidir. “Kadın kulüpleri iş bulmaya yardımcı oluyor, tavsiyelerde bulunuyor ve yardıma ihtiyacı olanlara eşlik ediyor. Forumdaki bölgesel şubeler, Kuzey Askeri Bölge’den dönen askerlerin rehabilite edilmesini, sevdiklerine destek verilmesini ve ailelerin gazilerin evlerine dönüşüne hazırlanmasını amaçlayan önemli ve gerekli projeleri, yapılandırılmış programları gösterdi. Hem ailelerle bireysel çalışmalar yürütüyoruz hem de Çalışma Bakanlığı ile işbirliği içinde yardım koşullarının yaratılmasına yardımcı olan kapsamlı yasama faaliyetleri yürütüyoruz” dedi. Rusya Federasyonu Çalışma ve Sosyal Koruma Bakan Yardımcısı Dmitry Platygin, Kuzey Askeri Bölge gazilerinin desteklenmesinde en iyi bölgesel uygulamaların teşvik edilmesinin yalnızca istihdam hizmetlerinde uzman uzmanlar için değil, aynı zamanda diğer bölümler için de önemli olduğunu vurguladı. Ona göre yaygınlaştırılması ve ölçeklendirilmesi gereken onlarca bölgesel destek tedbiri var. “İstihdam alanında hem özel harekat gazileri hem de işverenler için federal düzeyde destek tedbirleri geliştirildi. Özellikle, bu ücretsiz yeniden eğitim ve ileri eğitimdir, sübvansiyonlu işe alma şeklinde devlet desteğidir – işverenler, Kuzey Askeri Bölge’den bir gaziyi işe alırlarsa üç asgari ücret şeklinde ödeme alma hakkına sahiptir. “Personel” ulusal projesi kapsamında 2025 yılında faaliyete geçecek yeni bir destek tedbiri, işyerlerinin teçhizatına sübvansiyon verilmesidir. Destek tedbirleri birleştirilebilir, böylece istihdam düzeyi artırılabilir ve çocukların işgücü potansiyellerini gerçekleştirme fırsatları artırılabilir” dedi Dmitry Platygin. Forum katılımcıları, Kuzey Askeri Bölge üyelerinin bölgesel istihdam, yeniden eğitim, tıbbi ve sosyal rehabilitasyon uygulamalarını, “Birleşik Rusya Kadın Hareketi” parti projesindeki kadın kulüplerinin askeri personele ve ailelerine yardım organize etmedeki rolünü tartıştı. Tematik bölümlerin çalışmalarına Devlet Duması milletvekilleri Irina Ivenskikh , Valentina Artamonova ve Veronika Vlasova başkanlık etti . Forum sonucunda, Kuzeybatı Federal Bölgesi’nin ilgili federal bakanlıklarına ve bölgesel yetkililerine yönelik teklifleri içeren bir karar kabul edildi. Örneğin, bölgelerin Vologda bölgesinin deneyimini benimsemesi ve askeri askerlik hizmetine katılanlara ve muharebe görevlerini yerine getirirken ölen askeri personelin ailelerine, tercihli arazi arsasının alınmasını değiştirme fırsatı verilmesi tavsiye edilir. nakit ödeme. Hoparlör Yakushev Vladimir Vladimiroviç Yakushev Vladimir Vladimiroviç Parti Genel Konseyi Sekreter Vekili, Rusya Federasyonu Federal Meclisi Federasyon Konseyi Birinci Başkan Yardımcısı #Yakushev #NWFD #Lantratova #Poluyanova #SVO katılımcıları #Çalışma Bakanlığı #istihdam #rehabilitasyon #partiprojeleri #Birleşik Rusya kadın hareketi Kamu resepsiyonu Bir istek oluştur kaynak:https://er.ru/activity/news/edinaya-rossiya-i-mintruda-rf-predstavili-v-vologde-luchshie-formaty-po-podderzhke-uchastnikov-svo
В Липецкой области при поддержке «Единой России» открыли Парту Героя в память об участнике СВО
«Единая Россия» и МГЕР организовали поездку для детей из Донбасса на Кубок России по самбо в Краснодар
Yetimhanelere, sınır bölgelerinde yaşayanlara ve Kuzey Askeri Bölge üyelerine yardım: Birleşik Rusya, ülke çapında bir “on yıllık iyi işler” başlattı
Boris Gryzlov: Birleşik Rusya, Rusya Federasyonu’ndaki tüm partilerin halkın taleplerini karşılamasına yardımcı oluyor
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

İnsan ve Mesken

İnsan ve Mesken
REKLAM ALANI
05.04.2022
A+
A-

İnsan ve Mesken
İnsanoğlu dünya gezegenindeki serüvenine başladığından beri hâlihazırdaki şekliyle ev denen, içinde ikamet edeceği mekana oldukça uzun bir evreden sonra ulaştı.

Evet, önce gök kubbe ve yeryüzü vardı insanların etrafında belirleyici bir mekan olarak, sonra mağaraya attı kendini insan. Henüz dışarıdan, yırtıcı hayvanlardan, doğa hareketliliğinden, geceden ve diğer her türlü afet veya felaketlerden kaçış alanı olarak vardı mağara. Mağarada, insanla birlikte yaşayan, konfor ve lüksten daha ziyade insanın korkuları endişeleri ve kuşkularıydı. Evet, mağara belki bir kaleydi ama asla (bu günkü anlamda) ev değildi. Evdeki özellikler mağarada yoktu, evde insanı kendine ve dışarıya hazırlayan unsurlar bulunurken, mağara dışarı ile insan arasında (bu insanın lehine olsa bile) bir duvar örüyordu. Çok net hatlarla belirginleşmese bile evle mağara arasındaki husus anlaşılır bir şekilde bu noktada tariflenebiliyordu. Mağara, insanı mekânsal dünyasına davet ederken ona herhangi bir açılım veya zenginlik sunmuyor tam aksine onu kendi içine kapatarak bir ölçüde dışarı dünyadan yalıtmaktan başka bir işlev de görmüyordu. Sonrasında insan tabiata göre şekilleniyor, mevsimlerin etkisi ve sıcağa doğru yönelme onun barınağını da kendi rengine büründürüyordu, doğrusu miktar olarak ne kadar insani unsur mekâna dâhil oluyorsa, o mekân, insana o kadar açılıyor demekti. Ateşin mekâna dâhil edilmesi beslenmeyi ve ısınmayı yeni bir ihtiyaç olarak haneye sokmaktaydı.

Mesele bununla da bitmiyor zaman içinde işin içine farklı unsurlar da giriyordu. İnsan topluluk haline gelip kendini korumaya yönelik oluşturduğu savunma gereçlerini de bu yapılanmaya göre biçimlendirmekle kalmıyor, besleneceği, yiyeceğini temin edebileceği arazi türüne göre de davranışlarını geliştirmek zorunda kalıyordu. Buna göre, konargöçer bir hayat tarzının barınağı da taşınabilir olmalıydı. Çabuk takılıp sökülebilen, taşıma noktasında yükü hafif olan ve gelişen kültürün isterlerine karşı, cevap veren elemanların içinden en tanıdık olanı çadırdır. Çadır, halihazırdaki kültürün getirilerini de kendi bünyesine dahil eden bir yapıya sahip olmak itibariyle, zaman içinde mahremiyet, medeni ilişkiler, gelişen toplumsal ve dini yapının içeriği gereği şekillenen mekansal bir enstrümandı. İrili ufaklı klanların topluca barındıkları mağaradan çadıra geçişte toplumsal fonksiyonların da evsel mekanı belirlemede önemli noktalara gelip dayandığını görmeye başlıyorduk. Hayatın ilerlemesi ile birlikte hayata dair her türlü enstrümanda bu doğrultuda ilerliyordu.

Buna paralel olarak, başka coğrafyalarda mekansal malzemenin değişmesi barınmanın şeklini ve mahiyetini de değiştiriyordu. Mesela, elleriyle oyduğu taşın içini mesken edinen insan, zamanla buraya, elde ettiği kazanımlarını taşımakta bir beis görmüyordu. Hem malzemeyle tanış olma açısından hem de bir alet olarak kullandığı eline, çeşitli yardımcı enstrümanlar da ekleyen insan, zamanla onları da hanesine davet eden bir konuma geldi. İşte bu zaman biriminde büyük ailenin ortaya çıkması ile birlikte, hanenin içine ibadet, yeme içme ihtiyacı ve çeşitli ritüeller de tam anlamıyla taşınmış oldu. Mesken, tapınmanın değişik versiyonlarının normal hayatın içine dahil edilmesi ile sunakların ve normal hane alanlarının bir arada olduğu bir resme (toplumsal dokunun getirisi olarak) gelip dayandı.

Adından da anlaşılacağı ölçüde, ikamet edilen ve sükûna kavuşulan yer anlamlarını da içeren mesken, yapı malzemesi, ihtiyaç ve çeşitli insanî edinimleri bir arada taşımanın yanı sıra estetiği de yapının doğal mekândan ayrışıp daha bağımsız hale gelmesiyle farklı bir noktaya taşıdı. Bu durumda bir mesken olarak evin içine ve dışına daha fazla müdahale etme noktasına gelen insan, yaşadığı yere daha çok kendi özelliklerini yükledi dersek hiç de yanılmış sayılmayız.

Görsellik ve fonksiyonel olmanın aynı tabanda, aynı zihinsel altyapı ile kurgulanması kültürü, kişisel beğeniyi ve zamanların ruhunu farklı farklı vakitlerde ve farklı farklı yerlerde yeniden inşa etmenin zeminini bulmuş oldu. Bu durumda, insanın etrafıyla olan ilişki düzeyini yeniden tanzim eden yapı elemanları ve düşünsel altyapı, günün şartları altında mekânı biçimlendiren unsurlar olarak tezahür ettiler. Evin genişlemesi ile beraber insan uğraşlarının da işin içine peyderpey girmeye başladığını bilmekteyiz. Bu durumda mesleğin ve zevklerinde mekâna dâhil olmasıyla birlikte, evin bir işyeri bir hobi alanı olarak tanımına yeni uygulamalar ekleniyordu.

Bu gün itibariyle insanların dışarı hayatı ile ev hayatı arasındaki fark, gittikçe küçülmektedir. Üretkenliğin, hizmet veya bilgi toplumu dediğimiz toplumda ziyadesiyle zihinsel tabanlı olması üretimi, gerçekleştirdiğimiz vasatı bir ölçüde eve taşırken bilgi aktarımında bir araç olarak kullandığımız bilgisayarlar ve diğer elektronik gereçler, ses hacim ve fonksiyonel olarak evde üretime imkân verdikleri için yeni ev tiplerinin bu yeni üretim biçimlerine göre tanzim edilmesi gerekmektedir ve sanıyorum bu yönde bir eğilim çoktan başlamış bulunmaktadır.

Evet, yukarıda da bahsedildiği gibi, insan zamanla eşyanın bütün suretlerine kendi vasıflarını taşır, bir kere beğenisini ona yükler, dünya görüşü neyse eşyayı da onun biçiminde oluşturur, ona değer yükler, temsil makamına yükseltir ve onu güzel diyeceği bir konuma sürükler. Bu durumdan içinde yaşadığı ev de bir eşya olarak nasibini alır. Işık gölge oyunları, doluluk boşluk oranı, yoğunluk ve seyreltilmişlik durumu, şeklin harekete yönelmesinden tutunda simetri, asimetri, orijinalite, keşif vb. unsurlar evi salt bir fonksiyon ve kavram yumağı halinden alarak estetik bir unsur durumuna yükseltirler.

Bu durumdan bağımsız kalmamak şartıyla meskenlerimiz de, ilişkiye girdiğimiz diğer eşyalarımız gibi insani ihtiyaçlarımızın yanı sıra bizim kültürel kodlarımızdan üretilen zevk ve estetik algılarımızın uygulama alanı olarak gelişim gösterdi. Çadırın fonksiyonel olarak devamı niteliğindeki (Türk Evi) ev, hem geleneksel hayatın süreği olan özellikleri devam ettiriyor hem de konar geçer olan hayat yapısından şehir veya diğer bir deyişle mekâna bağımlı bir hayata geçişin getirilerini de kuşanıyordu. Bir kere mahallemiz vardı, sokaklarımız, bu sokakların, mülkiyet ve ulaşımın gerekleri mucibince oluşan bir dokusu vardı. Çıkmaz sokak kavramı belki de en fazla bizim kültürümüzde yansımasını buluyordu. Bu husus mekân paylaşımında ve kentsel dokunun oluşumunda bir yönüyle tek biçimliliğin ötesinde yerleşim arayışı olarak şehirsel algının âdemi merkeziyetçi hanesine yazılırken diğer taraftan da mülkiyetin, şehrin gelişmesinin önünde (dar anlamda) nasıl bir engel teşkil ettiğini de gösteriyordu. Evimiz, sokağın önünde yer alan ve bir bahçe duvarının bölücülüğü ile tanımlanan, hayat dediğimiz mekândan geçişin sağlandığı, alt katında ziyadesiyle hane insanlarının ortak fonksiyonlarını icra ettiği alanlar bulunan, buna mukabil üst katında ise genellikle her bir odasının ihtiyaç giderme açısından (minyatür) bir eve benzeyen mekânlardan oluşmaktaydı. Evlerimiz, doğulu hayat tarzını yansıtacak bir şekilde, ataerkil özellikleri bünyesinde barındıran ve bu dolayımda her hücresinde bahsi geçen özelliklerden örneklikler sergileyen mekânsal birliğin ifadesiydi. Türk evi, genellikle zemin katının üzerinde yer alacak bir şekilde, yatay eksende cumba dediğimiz çıkıntıyla sokağın karşı tarafında kalan evdeki kendi muadiliyle komşuluk başlatan bir dile sahip olmanın yanında, yatak odalarının genelinde, oda duvarı içinde saklanan bir yüklüğün bulunduğu ve bu yüklüğün altında yıkanma mekânı denebilecek bir hacmin tertip edildiği, bir tip fonksiyoner bütünlük olarak ortaya çıkıyordu. İnsanımızın temel karakteristiği, bahsi geçen bu evin yapılanmasına göre belirleniyor, evden insana ve insandan da eve doğru özellik yüklenmeleri zaman içinde artan bir şekilde devam ede duruyordu. Zaman değişiyor biz de değişen bu zamanın içinde deviniyorduk. Bu çağda asıl belirgin olan yapı malzemeleri ve bu yapı malzemelerinin yapıya verdiği temel özelliklerdi.

Ve her çağın bir dili ve diğer çağlardan farklı olarak söyleyecek bir sözü vardır. Hele bu çağ, Batı medeniyeti gibi bir medeniyetin bütün kültürleri, kolonyalist bir tarzda kendi egemenliği altına almış olduğu bir çağsa söylenecek sözün en azından nicel olarak oldukça büyük bir değeri var demektir. Yaşadığımız gezegen ilk defa bu kadar tek biçimli bir şekle girmeye zorlanmaktadır. Artık yememiz, içmemiz, gezmemiz, zevklerimiz, düşünce tarzımız, barınma biçimimiz, estetik tavır alışımız ve meskenlerimiz bile tek bir merkezden yönetilecek şekilde bize dikte edilmektedir. Batı medeniyeti, hem bir tür özenti, hem bir tür gelişmişlik ve hem de bir tür ilizyonla bir taraftan bize kendi medeniyetimizin kodlarıyla gerçekleştirdiğimiz meskenlerin oturulmaz olduğunu fısıldarken diğer taraftan da kendi oluşturmuş olduğu burjuva kültürünün getirisi olan apartmanı tek ve rasyonel ikamet alanı olarak toplumsal aklımıza zerk etti. Artık alt alta ve üst üste gelecek bir şekilde oturmak zorundaydık. Bu pek o kadar fark edilmese veya işbu farkındalık gözlerden kaçırılmaya çalışılsa da apartman çok saçma bir hiyerarşik yapılanmayı da alt alta ve üst üste oturmakla beraberinde getiriyordu. Belki de eski mahalle dokusunda yan yana olan cumbalı, iki katlı evlerimizde oluşturduğumuz dostluk ve misafirperverlik apartmanda gerçekleşen bu saçma hiyerarşik yapı gereği birden bire buhar olup uçuyordu. Artık temelde bizim bile olmayan estetiğimizin yöneldiği yer, apartmanlar ve gökdelenler haline gelmekteydi. Göğe doğru iğrenç bir çıkıntı şeklinde var olan apartmanlar ve gökdelenler, hangi yapı malzemesini kullanırlarsa kullansınlar henüz kendilerini sevimli gösterecek bir noktaya ulaşamadılar. Apartmanların zaman içinde dostluğu ve misafirperverliği öldürdüğü, kapı komşusunun diğer kapı komşusunu tanımadığı bir ortamın sakıncasını anlayanlar, tekil apartmanların yerine site tipi yapılaşmayı teklif ettiler. Bu da bir anlamda toplumsal dokuyu farklı eksenlerde bölmeyi ve tabakalaşmayı getirmekten başka bir işe yaramadı. Her sitenin zenginliğine göre, mesleklerine göre, statülerine göre diğer sitelerden ayrılan maddi ve manevi yönleri bulunmaktaydı ve bu yönler de site mantığı gereği yüceltilen bir tabana oturuyordu.

Aslında, içinde yaşadığımız mesken; salonu, banyosu, yatak odaları, helâsı, mutfağı ve kileri ile birlikte, insanı belirleyen bir yapı olmakla kalmayıp, mekân içinde yer alan saydığımız her bir birimin, içinde bulunan gereçleriyle de insanı etkileyen bir yapıya sahip olmuştur diyebiliriz. Nasıl ki normal giysisini çıkaran bir insana takım elbise giydirdiğinizde o insandaki davranış biçimi gezmesinden tutunda oturmasına kadar geniş bir yelpazede değişiyorsa, evin iç mekânlarında yer alan taşınır taşınmaz mobilyalar da insanın davranış biçimini değiştirmekte en azından takım elbise örneği kadar mahirdirler. Bir taburenin oturma biçimi altında insana sunduğu imkân bir koltuğunkinden oldukça farklıdır.

Bir diğer taraftan bakıldığında ise, insan gökdelen orantısı insanı bir yapıyla insanı ilk defa bu kadar birbirinden ayırıp uzaklaştırıyordu. Gökdelenin insanı ezen edası, ona yaşanabilir bir havayı teneffüs ettirmek yerine, madde karşısında ilk defa bu kadar yoğun bir biçimde hiçliği tattırıyordu. Aslında gökdelen Batı tarzı ekonomi anlayışıyla gerçekleşen dev şirketlerin buyurganlığını mekân olarak insana dayattığı bir tür mabetler olarak görülebilir. Çünkü bir yapının başka bir nedenle insanın kendini bu kadar ezmesi düşünülemez. Ve tarihin hiç bir döneminde, hiç bir kültür böyle bir eylemi gerçekleştirmeyi aklına bile getirmezdi. Meselenin aklı boyutunu bir tarafa bırakın rüyasının bile ne kadar yakışıksız kaçacağını bilir ve öyle bir uykuya yatmazdı.

Geleneksel evlerimiz bizim kendimizi içerden tarif etmemiz anlamına gelen birçok özelliği üzerinde barındırması ile modern dönemdeki mesken anlayışından ‘bizim’ olmaklığı bakımından ayrılmaktadır. Bizim evlerimiz kapısıyla, penceresiyle, cumbalarıyla, avlusuyla mahremiyetimizden tutun da aleniyetimize kadar, bizim insan olarak karakterimizin içine nüfuz ettiği mekânlardır. Dolayısıyla bizim avlularımızın, bizim sofalarımızın, bizim hayatlarımızın, bizim cumbalarımızın, bizim sekilerimizin, bizim sedirlerimizin, bizim ocaklarımızın tanımlı olduğu medeniyet dairesi, bizim düşünce dünyamızı da belirleyen ana unsur olmuştur. Bundan mütevellit, kapsayanın içindeki kapsananların birbirini etkimesi gereği, meskenimizde bulunan maddi her unsurun bizde insani bir yansıması, bizde bulunan her düşüncenin ve değerin de hanemizde bir mekânsal karşılığı bulunmaktadır. Eşya insanın isteklerini yansıtır ve bir nevi düşüncenin mekândaki uzantısı haline gelir. Aslında insanın düşüncesinin birçok yerde ve noktada dışarı dünyadaki temsilcisi durumuna gelen eşya, bu durumda kalmaz ve daha ileri bir noktaya taşınarak, bazen yalın bir halde, bazen de yardımcı enstrümanların eşliğinde insanın dönüşümüne katkı koyan bir noktaya gelir. Sandalye, bizim oturmaya karşı gelen bir formu eşyaya dayatmamızla başlayabilir, ama aynı sandalyede bizim oturma biçimimizi tek bir şekle indirgeyen buyurganlığın bulunmadığını da hiç kimse söyleyemez. Bir anlamda eşya ile alışverişimizdeki bu ilişki düzeyi, olumlu olduğu kadar olumsuz birçok etkileri de bizim hayatımıza farkında olsak da olmasak da dayatır. Yani ev ne kadar büyük ve işlenmişse insana dayattığı şeyler de o miktarda fazla ve fark edilmeyecek kadar rafinedir. Ve insan olarak biz de bu durumun olumlu veya olumsuz bütün yönlerinden etkilenmekteyiz.

OSMAN MİMAROĞLU

Facebook’ta Paylaş Twitter’da Paylaş Google Plus’da Paylaş Yazdır
Önceki Makale

kaynak:https://csb.gov.tr/insan-ve-mesken-makale

REKLAM ALANI
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.